Hara’nın programları, Güneş Terkol’un Ses Manzaraları isimli kişisel sergisi ile başladı.

Terkol’un Hara için özel olarak üretmiş olduğu yerleştirme işleri, sanatçının altı metre uzunluğunda kendi renklendirdiği tüller üzerine yerleştirildi. Terkol, şeffaf, ince ve uçucu hafifliğe sahip bu işlerde ses manzaralarının yansımalarını dile getiriyor. Bunu yaparken de kadınlığın farklı hallerine odaklanıyor ve onu doğanın sisli ve pastoral karakterleriyle buluşturuyor. Terkol, eserlerinde hayaller, anılar ve algılar katmanları yaratır. Bu hikayelerin katmanları, mitler ve başkalarının hikayeleriyle çoğalır.

Güneş Terkol, çalışmalarında genellikle sera örtüsü veya gölgelik olarak kullanılan pamuklu geçirgen tülü dönüştürüyor. Kumaşları çoğunlukla doğal malzemelerle kaynatıyor ve farklı renkler elde etmek için çeşitli süreler boyunca güneş altında tutuyor. Bu malzeme, Terkol için ikinci bir deri gibidir. Kırılgandır ama onun hikayelerini taşıyacak güçleri vardır. Mekana ve ışığa göre farklı bir şekil alabilirler.

Canan Yücel Pekiçten’in, Güneş Terkol Ses Manzaraları sergisinden yola çıkarak, ürettiği dans performansı Chora, kadınlık ve anne olma kavramlarını beden üzerinden araştırıyor.

30 Nisan günü prömiyeri gerçekleşen Chora’nın müzikleri de Terkol’un üyesi olduğu guguou tarafından hazırlandı. Üç dansçının bedenleri, Terkol’un çeşitli renkler ve figürler yoluyla oluşturduğu kumaşlardaki temsillerle beraber hareket etmenin yollarını arıyorlar.

Mekanda kumaşların bir beden gibi salındığı bu dans işinde, dansçılar, mekandaki eserlerin, yeni anlamlarını, canlılık, hareket, ve kompozisyonlar yoluyla ortaya çıkarıyor.

Bir Yer Var, Hara’nın ilk grup sergisiydi. Sanatçılar, Sena Başöz, İnci Furni, Ekin Kano, Irem Nalça ve Cansu Yıldıran’ın işleri bu sergide yer aldı. Serginin kavramsal çerçevesini ve tasarımını, Canan Bozbağ, Onur Karaoğlu gerçekleştirdi.

2020’den bugüne hızlı dönüşümler yaşadık ve güvende olma ihtiyacı gittikçe önem kazandı. Bu nedenle, sergide yer alan beş sanatçıyı, 18 Mayıs 2023’te Hara’da gerçekleşen ilk buluşmada güvenli alan fikrinden yola çıkarak mekana özgü işler üretmeye davet ettik. Sanatçılar baharda ve ilk yazda düzenli aralıklarla buluştular, birbirlerine atölye ziyaretleri yaptılar. Sergi için yaptıkları tasarıları ve kavramsal çerçevelerini birbirleriyle paylaştılar.

Ağustos ortasından itibaren sergi çalışmaları ivmelendi. Hara’da uzun vakitler geçirdiler. Kimileri Hara’da konakladı. Birlikte yediler, içtiler. Malzemelerini Hara’dan temin ettiler. Mekan ve mimari ile kurguladıkları diyalog onları üretimlerinde yeni bakış açıları aramaya motive etti.

Böylece Hara pek çok deneye ev sahipliği yaptı. Risk aldıkları, oluveren işlere teslim oldukları ve zaman zaman neredeyse gerçek üstü anlara tanıklık ettileri bu sürecin sonunda güvenli alana dair sanatsal araştırmalarını ortaya koydular.

Bir Yer Var sergisi, varlığını zihnimizde kurduğumuz o yer ve zamana ait hareketi araştırmanın ortak zemini olarak görülebilir.

Yansıyan Senfoni, Canan Yücel Pekiçten’in, Bir Yer Var sergisi kapsamında prömiyerini gerçekleştirdiği mekana özgü bir dans performansı.

Yansıyan Senfoni iç mekanda dış mekan hissinin kurgulanmasını ve güvenli alan fikrinin bedenle bağlantısını araştıran bir çağdaş dans performansı.

Konsept ve koreografiyi Canan Yücel Pekiçten’in gerçekleştirdiği Yansıyan Senfoni’de, dans Canan Yücel Pekiçten ve Suzan Alev’e, ses tasarım ve müzik Sair Sinan Kestelli’ye ve ışık tasarımı Utku Kara’ya ait.

Yansıyan Senfoni 24 Şubat’taki ilk gösteriminin ardından, 11 ve 25 Mayıs tarihlerinde Hara’da tekrar gösterilmiştir.

Onur Karaoğlu, Berlinli sanat kolektifi Slavs and Tatars’ın kurguladığı Pickle Bar’da Viyana Festivali’nin yapımcılığında prömiyerini gerçekleştirdiği performansı Boşu Boşuna’yı 29 Haziran’da Hara’da sergiledi.

Boşu Boşuna, adını Aşık Mahzuni Şerif’in aynı adlı eserinden alan bir gösteridir. Seyirciler, performans süresince aşık geleneğinde kolektif bir şiir antolojisi yaratıyor.

Seyirci, performans sırasında dört gruba ayrılıyor. Her grup, tarihin farklı bir anında yaşayan bir hikaye anlatıcısını dinleyerek performansı deneyimliyor. Tüm hikayeler yakın zamanda yaşanan bir iklim krizi alametinde kesişiyor: 2021 yazında Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj.

İstanbul’dan dört karakteri / hikayeyi -uzun zaman önce yok olmuş bir deniz, orta çağda yaşayan bir okyanusbilimci, geçen yüzyıldan bir şair ve günümüzden genç bir yazar- buluşturan Boşu Boşuna zamanın akışını ve kriz zamanında anlam üretmenin imkanlarını araştıran bir alan yaratıyor.

Bir Yer Var Sergisi sanatçıları, Sena Başöz, İnci Furni, İrem Nalça ve Cansu Yıldıran, bu sergi ve Hara’daki üretim süreçleri hakkında Canan Tolon ve Nevzat Sayın’la bir sohbet gerçekleştirdiler.

Sanatçı ve mimar Sinan Logie ve Hara’nın mimarlarından Cengiz Kurt, Bir Yer Var Sergisi kapsamında Onur Karaoğlu’nun moderatörlüğünde mekânın mimari süreçleri ve bedenle olan ilişkisi üzerine bir sohbet gerçekleştirdiler.

Doksanıncı yaşını kutlayan Ayla Erduran, özel bir konserde Cihat Aşkın, Özcan Ulucan, Murat Berk ile beraber, Franz Schubert Ölüm ve Genç Kız isimli eserini seslendirdi.

Çellistanbul Dörtlüsü, Hara’daki sergilere eşlik eden konserleri kapsamında her yıl Aralık ayında Hara’da bir konser gerçekleştiriyor.

Hara Kafe, özgün mimarisi ve doğanın içindeki geniş açık alanı ile ziyaretçilerine keyifli ve özel bir deneyim sunuyor.

Hara’ya özel çaylar, lezzetli kahveler ve atıştırmalıklar eşliğinde güzel bir öğleden sonra geçirmek için Hara Kafe haftanın üç günü açık! Hara’nın güncel sanat programlarını ve bahçesindeki sanat işlerini görmeyi de unutmayın…

Hara Kafe çalışma saatleri; Çarşamba, Cumartesi ve Pazar 12:30-18:30 arasıdır.